İzmir Körfezi Otobanı'nda bilim mi, master planı mı?

İzmir Körfezi Geçiş Otobanı tartışması, çevreci grupların itirazlarıyla daha da büyümeye başladı. Doğa Derneği, EGEÇEP ve TMMOB gibi sivil toplum kuruluşlarının girişimiyle başlatılan ve İzmir Körfezi'ne yapımı planlanan otoban bağlantı köprüsünün ÇED olumlu Kararının iptali için yapılan girişimlere İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'ndan olumlu yanıt geldi.

Kocaoğlu: Bilim yap derse, yaparız

Kocaoğlu, bilim insanlarınının 2030 öngörüsünde körfez geçişinin fizibilite bakımından uygun bulunmaması halinde, birilerinin gönlü olsun diye ulaşım master planına koyamayacaklarını belirterek: " Bilim derse ki koy, koyar ve savunuruz. Ama bilim koyma derse, biz orada aklı ve bilimi savunuruz..." ifadelerini kullanmıştı. İzmir Belediye Başkanı Kocaoğlu'nun açıklamalarını doğru bulduklarını söyleyen Doğa Derneği Genel Koordinatörü Dicle Tuba Kılıç da: "Bu yaklaşımı doğru buluyoruz. Körfez otobanı gibi mega projeler mutlaka bilimsel veriler ışığında değerlendirilmeli ve karara bağlanmalıdır. İzmir Ulaşım Master Planı'nda otoban projesine yer verilmemesi bize, bölgede böyle bir şeye gerek olmadığını göstermektedir. Akademisyenler tarafından bu konuda hazırlanan en güncel rapor, deltanın her bir kriteri hangi gerekçelerle sağladığını tek tek ortaya koyuyor.” dedi.. 

Köprü değil, UNESCO listesi için başvuru yapılsın

Akadenisyenler tarafından hazırlanan raporun Gediz Deltasını UNESCO tarafından belirlenen kriterler çerçevesinde ele aldığını ve bölgenin Dünya Doğa Mirası unvanını fazlasıyla hak ettiğini de dile getiren Kılıç: "1979 yılında Grand Canyon, 2000 yılında Amazon Yağmur Ormanları ve geçtiğimiz yıllarda daha birçok doğal alan bulundukları ülkelerde UNESCO Dünya Doğa Mirası ilan edildi. Bu nedenle dünyaca bilinirlikleri arttı. İzmir’in Gediz Deltası ise hak ettiği bu unvanı almak şöyle dursun İzmir Körfez Otobanı gibi yıkım projeleri ile karşı karşıya geliyor." şeklinde konuştu. Kılıç, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve diğer ilgili kurumlardan Gediz Deltası’nın ivedi olarak UNESCO listesine alınması için başvuruluranı tamamlanması yönünde taleplerinin bulunduğunu da vurgulayarak: "Körfez Geçiş Otobanı Projesi'nin iptal edilmesi. Gediz Deltası, İzmir’in ve Türkiye’nin değerini tüm dünya ölçeğinde anlatan eşsiz bir doğa mirası. Böylesine değerli bir doğal alan, hiçbir zarar gelmeden yaşatılmalı, İzmir halkına, Türkiye’ye ve gelecek nesillere UNESCO Dünya Doğa Mirası olarak taşınmalı.” dedi.

Flamingoların kuluçka yeri: Gediz Deltası

Körfez Otobanı projesi akademisyenler, sivil toplum uzmanları, doğa savunucuları ve kamu kuruluşları tarafından 35 senedir izlenmekte olan Gediz Deltası ekseninde tartışmalara yol açmıştı. Deltada geçen yıl 20 bin çift flamingonun kuluçkaya yattığına dikkat çeken uzmanlar, burada üreyen flamingaların köprü yapımı düşünülen bölgede beslendiğine dikkat çekti. Gediz Deltası diğer taraftan UNESCO'nun Dünya Doğa Mirası kritelerlerinin de bütünün taşıyan bir özellik taşıyor. 158 yıldır bilimsel olarak araştırılan ve 1998 yılından günümüze Ramsar Sözleşmesi kaysamındaki "Öneme Sahip Sulak Alan" statüsü taşıyan Gediz deltası, doğal sit alanı olarak koruma altında bulunuyor. Gediz Deltası ayrıca  UNESCO'nun eşsiz doğal güzellikler ve estetik öneme sahiplik, kara, tatlı, su, kıyı ve deniz ekosistemleri ile canlı topluluklarının gelişimi açısından taşıdığı önem, fizyografik nitelikler ve tehlike altındaki türleri içeren yaşam birimi niteliği taşıması gibi dört önemli kriterini bünyesinde barındırıyor

Nesli tükenmekte olan hayvanların bir arada yaşadığı tek alan

Diğer taraftan Gediz Deltasıdünya ölçeğinde bir Önemli Doğa Alanı ve Önemli Kuş Alanı niteliği taşıyor. Küresel ölçükte nesli tükenmekte olan  tepeli pelikan, Akdeniz foku ve Carettacaretta deniz kaplumbağasının birlikte yaşadığı tek alan olma özelliği gösteren Delta  dünya üzerindeki flamingaların yüzde 10'luk kısmına da ev sahipliği yaşıyor.  Ege Denizi'ndeki en önemli balık yavrulama ve beslenme alanlarından biri olarak da öne Gediz Deltası, Türkiye'deki tuz üretiminin yaklaşık üçte birinin burada gerçekleşmesi nedeniyle de ekonomik bir değer de taşıyor. Bölgede koruma altında 422 kuş türünün bulunduğu belirtiliyor.